150 Metreye dalışlarını SAT, SAS ve Donanma Dalgıçlarına hediye ettiler.
Asutay Akbayır ve Gözde Kuşakcıoğlu, Türkiye'nin en derin tüplü dalışını Kaş’ta gerçekleştirerek 150 metreye inmeyi başardılar. Yüzeyden gaz bağlantısı ve başlık olmaksızın bağımsız dalış donanımlarıyla gerçekleştirdikleri bu zorlu ve derin dalışı Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yapan dalgıç, SAT ve SAS komandolarına adayan iki dalgıcın her birinin ekipmanları üzerlerinde taşıdıkları 6 şar adet tüplerle birlikte 110 ar kilogramdı.
150 metre derinliğe inerken kullandıkları kuru tip dalış kıyafetlerinin yüzey alanları, toplam 272 ton basınca maruz kalan ikili, dalışları boyunca normal hava yerine farklı derinliklerde 5 farklı gaz soludular.
Bilkent Üniversitesindeki İşletme tahsilinin ve aynı üniversitede Finans dalındaki Yüksek Lisansının ardından sualtı aşkı sebebiyle bu dalda kariyer edinmeye karar veren Gözde Kuşakcıoğlu 2005 yılından bu yana eğitmeni Asutay AKBAYIR ile birlikte Ankara Aqua Club Dalgıç Okulunun en kıdemli Dalış Eğitmenlerinden biri olarak sektöre yeni dalgıçlar kazandırıyor.
Gözde Kuşakcıoğlu’da bu dalışta Türkiye’nin en derine dalan kadını olurken ikilinin inişi 13 dakika, dipte kaldıkları süre 1 dakika ve dekompresyon duraklarını içeren çıkışları 93 dakika sürdü. Dalışın toplam zamanı 107 dakika idi.
Bu dalışta 2 ayrı trimix, 2 ayrı nitroks ve ilave olarak saf oksijen kullanılması sayesinde bu kadar derin bir dalışın çıkışının 93 dakikada tamamlanabilmesi mümkün oldu.
Derinlere indikçe artan basınçtan dolayı azot sarhoşluğu, oksijen zehirlenmesi ve helyumun yol açtığı HPNS (Yüksek Basınç Sinir Sistemi Sendromu), sıkışma, gaz tükenmesi, vurgun gibi türlü tehlikeler söz konusu olsa da 33 yıldır dalışla uğraşan ve uzmanlığı karışım gaz dalgıçlığı olan Asutay Akbayır "Her şey teknik olarak doğru planlandığı ve kestirmelere gidilmediği müddetçe sorun çıkma ihtimali çok düşük" dedi.
Ankara’da ki Aqua Club Dalgıç Okulunun sahibi ve ülkemizin en tecrübeli dalış eğitmenlerinden Asutay Akbayır, Kuzey Kıbrısta yıllar evvel gerçekleştirdiği 140 metre dalışının ardından, Türkiye'de yüzey desteği ve ipte ilave gaz desteği olmaksızın tamamen bağımsız olarak "tüple" en derine dalan dalgıç ünvanını Kaş’ta yenilemiş oldu.
Uluslararası Dalış Eğitmenleri Profesyonel Birliği (PADI) Kurs Direktörü, Karışım Gaz (Trimix) Derin Su Dalgıç Eğitmen yetiştiricisi ve Kamu Güvenliği Dalgıçlığı Eğitmen yetiştiricisi unvanlarına sahip olan Asutay Akbayır, yetiştirdiği ilk Türk Kadın Derin Su Dalgıcı Gözde Kuşakcıoğlu ile birlikte bu dalışı çok uzun süre planladı.
Hava yerine helyum, azot ve oksijeni değişik oranlarda içeren çeşitli gazlar baz alınarak bilgisayar yazılımları ile simülasyonlar yapıldı. En ideal iniş ve çıkış gazlarının tespitini takiben tüm gazlar Asutay Akbayır tarafından hazırlandı ve analizleri yapıldı. İki dalgıçta 6’şar tane tüple suya girerken insanın alışık olduğu basıncın tam 16 katı basınçla karşılaşmaya kendilerini hazırladılar.
Vücutlarında hissedecekleri sıkışma ve gazların fizyolojik tesirlerine hazır olan iki dalgıç, her 10 metrede bir kat daha artan basınç sebebiyle 150 metrede 16 kat basınçla karşılaştılar. Bu basıncı yenebilmek için, elbiseleri içerisine argon gazı dolduran dalgıçlar hem o derinlikteki aşırı soğuk sudan korunma sağlayıp hem de basınca bağlı sıkışmaya mani oldular. Bu tür trimix dalışlarında elbise içerisine de trimix gazının basılması isobaric counter diffusion olarak adlandırılan bir sebeple vurguna yol açabiliyor.
13 dakikada 150 metreye ulaşan ikili 1 dakika da dipte geçirip video görüntüleri aldıktan sonra yükselişe geçtiler ve vurgun yenemek için 30 ayrı dekompresyon durağında 5 ayrı gaz soludular.
"Teknik derin dalış ile diğer dalışları ayıran özellik dalgıcın bu derinlikte dahi kendi kendine yetebilecek kadar bilgili ve antrenmanlı olması gerekliliğidir. Bu nedenle teknik dalış herkes için değildir. Ben de,1987 de Kurtarma ve Sualtı Komutanlığında profesyonel dalış eğitimimi aldım" diyen Akbayır, sualtının hata affetmediğini yıllar boyunca çok iyi öğrendiğini ifade etti.
“Kadın istediği her şeyi başarır”
Ekonomist ve Dalış Eğitmeni Gözde Kuşakcıoğlu ise; “Bu dalış için zorlu ama eğlenceli bir eğitim süreci yaşadım. Derin mağaralarda Asutay hocamla birlikte arama kurtarma operasyonlarına katıldım. 4 ayrı dübya serbest dalış rekortmeninin 100 metreden daha derine gerçekleştirdileri rekor dalışlarında 90 metre ile 125 metre aralığında hocamla birlikte güvenlik dalgıçlığı yaptım. 120 metreden daha derine gerçekleştirilen dalışlarda insan vücudunun nasıl etkilendiği çok bilinmiyor. Dünyada çok az kişinin inebildiği derinliklere ulaşmak gurur verici, eğitim ve destek ile kadınların yapamayacağı, başaramayacağı şey yok. Benim cesaret ettiklerim pek çok kadının maruz kaldığı şeylerin yanında ufak kalır. Hiç ışık yoktu görebildiğimiz tek şey şeffaf deniz böcekleriydi” dedi.
Yukarı çıkışta 5 ayrı gaz solundu
Asutay Akbayır dalış öncesinde tüm hassas planları yaptı. İkili 150 metre derinlikten 84 metreye kadar çok az oksijen ve azot ile yüksek oranda helyum içeren Trimix adlı gazı soludu. Çıkışın 84 ile 30 metre aralığında oksijen ve azot miktarı arttırılmış farklı bir Trimix, 30 ile 12 metre aralığında ise sadece oksijen ve azot karışımı olan Nitroks isimli gazı soludular. 12 ile 6 metre aralığında oksijen oranı arttırılmış farklı bir Nitroks gazına geçen dalgıçlar, 6 ve 3 metrelerde saf oksijen tüplerinden nefes alarak vucutlarında birikmiş olan azot ve helyumu tehlikesiz düzeye düşürdüler.
Deneyimli dalgıç ve sualtında arama kurtarma uzmanı Akbayır, "150 metrede HPNS-Yüksek Basınç Sinir Sistemi Sendromu sorunuyla karşılaşabilirdik. 120 metreden sonra kasılma ve titremeler başlar. Bunu engellemek için dip gazının içindeki helyum ve azot oranını çok iyi ayarlamak gerekli. Uzun yıllar gerçekleştirdiğimiz çok sayıdaki deneysel trimix dalışlarımızda en uygun gaz bileşimleriyle, alçalma ve yükselme metotlarını tespit ettik. Yıllardır bu dalış için yetiştirdiğim Gözde’nin cesareti ve azmi de beni ayrıca sevindirdi, yeni hedefimiz 200 metre derinliğe inmek." dedi.
"Eğer bu dalışımızla eski ve yeni tüm Kurtarma ve Sualtı Konutanlığı Personeline, Donanma Dalgıçlarımıza, SAT Komandolarına ve SAS çılarımıza bir nebze moral verebildiysek ne mutlu bize, ben bu güzel insanların kahramanlıklarını ve başarılarını en iyi bilenlerden biriyim. İlk eğitmenim olan babam Yüksel Akbayır Türkiye'nin ilk SAT Komandolarındandır ve uzun yıllar SAT Komutanlığı ve ardından da Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı görevlerini icra etmiştir. Hayatımın önemli bir bölümü onlarla geçti. Bu insanlar çok az konuşan ancak sayısız başarılara imza atan çok özel insanlardır. Ülkemizin ve sualtı sektörünün de şu anda en çok buna ihtiyacı var, yani az konuşmak ve bolca üretmek" diyerek sözlerini tamamladı.